Uçsuz bucaksız bir çölün ortasında, susuzluktan ölmek üzere olan bir adam düşün. Kılını dahi kıpırdatacak mecali yok.
Ve bir şey olur. Gözlerinin parlamasını, kalbinin hızlanmasını sağlayan, umut dolu bir şey… İlerisinde bir vaha görür.
Bilmez ki, seraptır. Lakin ölümü def eder de ayaklanır. Az önce kılını kıpırdatamayan adam, koşar büyük bir umutla.
Koşar da, yine kuru ve sıcak kumlar karşılar irileşen gözlerini. Şaşkın ve bitiktir. Lakin bir damla su görür yerde, o da kendi gözlerinden düşen.
İşte sen o vaha… Kendimi kandırdığım o zehirli umut… Kurduğum o en büyük hayal… Ve koşarak kucakladığım sonum…
…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder