19 Mart 2016 Cumartesi

Bazen ben dahi kendim ile konuşmak, bir şeyler paylaşmak istemiyorum. Öyle bir ıssızlığa maruzum ki, -çoğu zaman- yok olmanın bitişiğinde, var olmanın uzağında buluyorum kendimi. Ve ortada büyükçe bir sorun var; anlatmak, beni rahatlatmıyor artık. 

İnsan -bir yerden sonra- biraz olsun anlaşılmak, anlaşıldığını hissetmek istiyor. 

Nefes kadar zaruri değil midir sevilmek ve anlaşılmak da? 
Ölmez mi insan bu ikisi noksan ise? 
Ölür elbet. 

Cesedi sıcak kalır da içi soğur. 
Ölür elbet. 

Nefesler devam etse de…

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder