27 Ağustos 2015 Perşembe

Bir fizik kanununa göre; seni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın..
Kaan Murat Yanık
Özgürlük kimse tarafından sevilmemeyi göze almaktır.

Öyleyse özgürüz..
Sen yalnız adamsın
Demlediğin çayda önce
Ruhun demlenir
Hüznün
Yüreğin..
Yalnızlığın
Sonra çayın..
Sonra bir başına müzik eşliğinde içersin hüznünü..

Bijwen, Hüzünlü Çay

25 Ağustos 2015 Salı

Üstüme sinmişliğin var,
İşe yaramaz şeylerin güzelleştirdiği dünyada…

Turgut Uyar

29 Temmuz 2015 Çarşamba

" Seni diğerlerinden farksız kılmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı artık hiç bitmez..."
Beklemeyi bilen kişi kimseye ödün vermez, yalnızlığını sahiplenen kişi dışardaki kargaşaya boyun eğmez.
Sigmund Freud / Uygarlık
Tek önem verdiğim şey, kafaca üstün, kalbimi anlayan, sırtımı sıvazlayan birkaç kişinin bana değer vermesidir. Herkesin hoşuna gitmeye hiç çalışmadım. Yanımdakiler servetimdi.
Andre Gide
Ve sevgilim, sana gelince:
Eğer bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente,
hüzünlü bir sesle: ”Buralar bir zamanlar hep benimdi”
diyeceksin kendine….

Tuğba Karademir
Gecenin sessizliğinde okuduğum kitapların ardından yaptığım düşsel yolculuklarda keşfettiğim içsel mimarimin manevi boyutları varlığım üzerinde huzur verici bir etki yaratıyordu.
Rıdvan DAĞLUM

"Yaşam, ruh aracılığıyla deneyip gördüğümüzdür, ama çevremizdeki bilebildiğimiz dünya, anlayışımızın ve aklımızın aracılığıyla tanıdığımızdır."
Halil Cibran - Sözler
İkimiz de maviydik aslında. Sen deniz ben gökyüzü. Uçsuz bucaksız bir coğrafyada birleştiğimiz tek nokta ufuk çizgisi.. Öyle ki uzaktan bakınca birlikte, yakınlaştıkça sonsuz ve ayrı..

Rıdvan DAĞLUM
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki…
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Cahit Sıtkı TARANCI - Desem ki

10 Temmuz 2015 Cuma

“Sana mahkum kalmak güzel..
Gözlerinden öperim..
N'olur yaz..”

Ahmed ARİF

5 Temmuz 2015 Pazar

“Seni sessizce seven, seni hiç unutmayan, sana çok yakın olan biri var…”
Kemal Sayar

30 Haziran 2015 Salı

En güzel şaraplar bekleyen şaraplardır,
En güzel cevaplar beklenen sorulardan alınır
Ve çay demlenince güzeldir azizim..

Rıdvan DAĞLUM

29 Haziran 2015 Pazartesi

“İşte bu dünya var ya bu dünya
Seninle yaşarken güzel.”
Aziz NESİN
“Bilirim yalnızlık üşütür insanı
Kalp daima sevecek birini arar.”

Necati CUMALI - Karabatak
“Ah o gülüşün.
En kurak coğrafyalara ilkbahar getirir.”
“Senin neler yaşadığını bilemem.
Ama yaşayacaklarına ortak olabilirim.”

Oğuz ATAY

23 Haziran 2015 Salı

“Tez tükendi umut ekmeği
Bitiverdi suların hayali
Çevirdik derin bir karanlığa gözlerimizi
Sen ey büyük yalnızlık
Bir sen terketmedin bizi.”

Ümit Yaşar Oğuzcan - Büyük Yalnızlık
“Beni başkalarıyla mutlu olmak zorunda bıraktığın için seni hiç affetmeyeceğim..”
"Bir kadın sevdim dokunuşları şiirden’
En mutlu dizelerdi bakışları,
Bir kadın sevdim şiirden.."
“Sanki hiçbir şey uyaramaz
İçimizdeki sessizliği
Ne söz, ne kelime, ne hiçbir şey
Gözleri getirin gözleri.”

Edip Cansever

22 Haziran 2015 Pazartesi

Gecenin en kuytu zamanıydı. Kafası; kısacık ömründe birçok defa aşina olduğu fakat her defasında içinden çıkamadığı düşüncelerin arasında sıkışırken yüreği olmayacak rüyaların uykusunda delicesine umut ediyordu. Hâlbuki duygularına söz geçirebilse bu denli üzülmeyecek, hayatında bir denge noktası oluşturabilecekti. Bunun kendisi de farkındaydı ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Psikolojik ve fiziksel olarak olgunlaşan bir insanın duygusal olarak çocuk kalması; çocuk ruhunda yetişkin acıları çekmesine neden oluyordu. Duygusal olarak beş yaşındaki çocuk gibi olması onun anlaşılmasını da zor kılıyordu. Bu yüzden birçok şeyi kafasının içinde yaşıyordu. Bu gece de onu böylesine düşündüren kafasının içinde yaşadığı bir hissiyatın ruhuna yaptığı serzenişleriydi. İçinde bulunduğu ıssız çıkmazda uzunca bir süre düşündükten sonra sabahın alacakaranlığında yapmakta tereddüt edebileceği bir karara vardı. Eğer tereddüt eder de vardığı kararı uygulamazsa acz içinde yaşamaya devam ederek kendini ıssız bir çıkmazda yaşamaya mahkûm edecek, eğer uygularsa belki içindeki çocuğu ebediyen susturabilecek, böylece hayatına yeni bir sayfadan başlayabilecekti. Ama içindeki çocuk da susarsa yalnız kalmaktan korkuyordu. En son düşünmekten vazgeçti, kafasını yastığa koydu, ayaklarını karnına çekti. Uzunca bir müddet hareketsiz kaldıktan sonra derince bir nefes aldı ve içinde duyduğu taze acı ile kapadı gözlerini güneşin yüzüne vuran ilk ışıklarıyla daldığı rüyaların uykusuna..

Rıdvan DAĞLUM


18 Haziran 2015 Perşembe

Rüyasına daldığım uykuların kâbuslarında boğulduğum günden bu yana yaşamak da; nefes almanın ötesine geçemiyor, öyle ki ya bir atalet haline girip tüm sonuçlarına rağmen yapmam gerekenlerden kaçıyorum ya da yaptığım hiç bir şeyden zevk alamayarak mutsuzluğumda hüküm sürüyorum. İçimde Nietzsche’nin üstün insanını barındırırken, dış dünyanın gerçekliğinde günden güne ondan uzaklaştığımı hissediyor, maneviyatımın huzursuzluğunda diz çöküyorum.. Uzunca bir süre böylesine arafta kalmışken artık uyanmak istiyorum..

Rıdvan DAĞLUM

15 Haziran 2015 Pazartesi

Düşman Bile Değiliz Artık

En güzel günlerimin
Üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
En güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
Yer yer tırnaklarımla kazıdım
Hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
Üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
Biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
İnsanın
Bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
Beraber geçmiş günlerimiz var;
Senin
Ve benim
En güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
Ebediyete
Ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
Kendi oğluyla yatan,
Kızlarının körpe etini satan
Bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
Günde on kaat,
Bir çift rugan pabuç,
Sıcak bir döşek
Ve üç yüz papellik rahat
İçin...
En güzel günlerimin
Üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
Biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
Ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
Düşman bile değiliz..

Nazım HİKMET

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

Gözlerin gözlerime değince, 
Felâketim olurdu ağlardım.. 
Beni sevmiyordun bilirdim. 
Bir sevdiğin vardı duyardım, 
Çöp gibi bir oğlan ipince, 
Hayırsızın biriydi fikrimce. 
Ne vakit karşımda görsem, 
Öldüreceğimden korkardım. 
Felâketim olurdu ağlardım.. 

Ne vakit Maçka'dan geçsem,
Limanda hep gemiler olurdu. 
Ağaçlar kuş gibi gülerdi,
Bir rüzgar aklımı alırdı. 
Sessizce bir cıgara yakardın, 
Parmaklarımın ucunu yakardın, 
Kirpiklerini eğerdin bakardın, 
Üşürdüm içim ürperirdi, 
Felâketim olurdu ağlardım.. 

Akşamlar bir roman gibi biterdi, 
Jezabel kan içinde yatardı. 
Limandan bir gemi giderdi. 
Sen kalkıp ona giderdin, 
Benzin mum gibi giderdin, 
Sabaha kadar kalırdın. 
Hayırsızın biriydi fikrimce, 
Güldü mü cenazeye benzerdi. 
Hele seni kollarına aldı mı, 
Felâketim olurdu ağlardım..

Attila İLHAN



Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?



Necip Fazıl Kısakürek

14 Haziran 2015 Pazar

“Bugün hayatı seviyorum,
Yarın da bir neden bulur severim..
Daha sonra yeniden keşfeder,
Yeniden severim..
Benim sevmekten başka işim yok ki…”

Cemal Süreya
“Sesinde ne var biliyor musun 
Söyleyemediğin sözcükler var 
Küçücük şeyler belki 
Ama günün bu saatinde 
Anıt gibi dururlar.”

Cemal Süreya
Karlı iklimlerin münzevi çiçeği; üzerinde tek bir canlının dahi yaşayamadığı gönül coğrafyamın imkansızlıkları arasında yeşerdiğin günden beri, kaç sevdayı damıtıp da içimde yaşattım seni..

İklimi soğuk olurdu sevgimin, çünkü kimse sevmezdi, sevseydi bile göstermezdi sevgisini. Ayaz eserdi üzerimde o yüzden üşürdüm geceleri.. Şimdi sen de ben gibi üşüme diye içimde, açar tek tek okurum sevdiğim tüm şiirleri..

Rıdvan DAĞLUM

Kuş bedeninde ejderha yüreği taşıyan kadın, ben şimdi başlasam sana yazmaya kaç sevdayı tüketirim de yine de doyamam sana. Sen iyisi mi kapa gözlerini ben yudum yudum çekerim hasretini..

Rıdvan DAĞLUM
“Ben seni uzun bir yolda yürürken görmek isterdim hep
Ruhunla konuşurken
İçindeki sese kulak verirken
Gözlerin boşluğa takılmışken…”
Edip Cansever

5 Haziran 2015 Cuma


Sevgilim olsun istemiyorum.
Sevdiğim olsun istiyorum.
Hergün ”görmek” değil.
Benim olduğunu bilmek istiyorum!
Elini tutmak değil.
Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum!.


Cemal Süreya

1 Haziran 2015 Pazartesi

“Yüzün de olmasaydı,
Dünyayı yumuşatan o yaz bulutu gülüşün..
Günlerim neye benzerdi, ya ömrüm?”

Şükrü Erbaş
“Ben her gece,
Gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş,
Seni düşünüyorum.”

Ümit Yaşar Oğuzcan
“Seni anlamsız özlüyorum;
Korkunç, derinden ve sonsuz.”

Franz Kafka
“Bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…”
Orhan Kemal

31 Mayıs 2015 Pazar

Şunu da bir iyi belle; benim için çok mühim olan, sana aşık olmak veya aşık olmadığımı bağırıp yırtınmak değildir. Aslolan; seni kırmamak, üzmemek, kaybetmemektir. Anladın mı canım? 

Ahmed Arif,Leylim Leylim

13 Mayıs 2015 Çarşamba

29 Nisan 2015 Çarşamba

Doğru yerde yanlış kişi olmadık ama yine de sevilmedik. Anladım ki; yanlış yerde,doğru kişi olduğumuz için terk edildik. 

Cemal Süreya

25 Nisan 2015 Cumartesi

“Bu nasıl sevgi böyle?
Bu nasıl tutku?
Bu nasıl özlem?
Ne zaman gözlerini görsem
Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum”

Ümit Yaşar Oğuzcan - Belki Birgün Duyarsın Diye
“Rastgele yürürken aklına geleyim, sızlasın için.”

9 Nisan 2015 Perşembe



Son mektubunda: “Kendine iyi bak sakın benden evvel ölme!” diyorsun. Ben hayatımda bütün insan tarihine geçmiş muazzam insan sevdaların kitaplarını okudum. Fakat hiçbiri, bir insanın bir insana karşı duyabileceği sevgiyi bu kadar sade, fakat müthiş bir azametle ifade edememiştir. Ben yeryüzünün en bahtiyar insanıyım ki; elbette ki bütün felaketli ve ümitli şartların da yardımıyla; sana bu satırı yazdırabilecek kadar sevmişim seni ve kendimi sana sevdirebilmişim.

Nazım Hikmet Ran, Piraye’ye Mektuplar

5 Nisan 2015 Pazar

ENERJİNİN ÇEKİM KUVVETİ; AŞK

Bu yazımda aşkı enerji boyutunda ele alıp aşk ile enerji arasındaki bağlantıyı naçizane düşüncelerimle mantıksal yollarla açıklamaya çalışacağım. TDK enerjiyi maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifade ile enerji, evrenin onunla dolu olduğu, görünmez ve her dilde bir sözcükle anlatılan, fakat hiç kimsenin izah edemediği bir maddedir.

Modern bilimde parçacık fiziğinin oldukça ileri teorileriyle desteklendiği gibi, “evrende her şey enerjiden” oluşmaktadır. Bu enerji aynı madde olmasına rağmen farklı zamanlarda farklı şekiller alır. Dolayısıyla evrende bulunan tek şeyin enerji olduğunu söyleyebiliriz. Ve bizlerde enerjiyiz ve sürekli hareket eden bu enerji okyanusunda yaşıyoruz. Bizlerin enerji olduğu varsayımından hareketle insanda iki tip enerji olduğu kanısındayım. Bunlardan biri mevcudiyetimizde sürekli var olan ve kaynağını kısmen bizim oluşturduğumuz kısmen de evrenden sürekli bir akış halinde aldığımız potansiyel enerji, diğeri ise içimizdeki bu enerjiyi tamamlayan bütünleyici enerjidir. Fakat bu iki enerji doğası gereği aynı vücut formunda yer alamamakta bu yüzden evrende farklı vücut formlarının bütünleyici enerji kapasitelerinde sürekli bir değişkenlik halinde varlığını sürdürmektedir. Bir başka deyişle insan potansiyel ve bütünleyici enerjiden oluşmaktadır. Lakin birbirini tamamlayan bu iki enerji aynı vücut formunda bir arada bulunamamakta çünkü bu durum türlerin devamı açısından sakınca oluşturmaktadır.  Her iki enerji de aynı vücut formunda bulunsaydı eğer insan kendi kendine yeter durumda olur ve ilgisini dışarı yönlendirmezdi. Bu durum Biyolojik olarak çok eşli, kültürel olarak tek eşli olan insan doğasına aykırılık oluşturarak belki de insan ırkının milyonlarca yıl önce yok olmasına neden olacaktı. Bu sebepten doğamız gereği bu iki enerjinin aynı vücut formunda yer alamayacağını düşünmekteyim. 

Kısaca tıpkı parmak izlerimiz gibi her insanın birbirinden farklı bir enerji formu vardır. Bu enerji formlarını birbirlerini bütünler ancak aynı bedende birlikte bulunamazlar. Potansiyel enerji kişiyle birlikte varlığını sürdürürken bütünleyici enerji farklı beden formlarında varlığını sürdürür.
Örnek vermek gerekirse; bay A’nın Potansiyel ve bütünleyici olmak üzere iki enerji kapasitesi bulunmaktadır. Lakin bay A’nın bütünleyici enerjisi bay A’nın bedeninde değil evrende kendine uygun bir vücut formu bulana kadar gezinmektedir. Bundan ötürü bay A’nın bütünleyici enerji kapasitesi şimdilik boş bulunmaktadır. Bayan B’de de aynı şekilde iki farklı enerji kapasitesi mevcut olup biri kendinde iken diğeri evrende dolaşmaktadır. Daha sonra Bay A’nın bütünleyici enerjisi Bayan B’nin vücut formunda kendine yer edinmiş ve oraya yerleşmiştir. Aynı şekilde Bayan B’nin bütünleyici enerjisi de bay A’nın bedeninde kendine yer edinmiştir. Bu iki insanın bedenlerinde bulunan bütünleyici enerjiler kendilerini potansiyel enerjilerine çekerek aralarında bir çekim kuvvetine neden olmuştur.

İşte burada aşktan bahsetmenin tam da sırası. Bu bakış açısına göre aşk; Bireylerin kendilerinde olmayan ama kendilerini tamamlayan bütünleyici enerjilerinin potansiyel enerjilerine çekilme kuvvetidir. Bu iki enerji bir araya geldiğinde ortaya sinerji çıkmakta ve bireylere olağanüstü bir güç vermektedir. Fakat şunu belirtmeliyim ki bu bütünleyici enerji çok saf bir enerjidir. Her bedene girmez, girse bile eğer girdiği bedenin ruhu o enerjiyi taşıyabilecek saflıkta değilse bu enerji o vücuttan kaçar ve kendine farklı beden formları bulur. Bizim de ilgimiz o enerjinin gittiği tarafa kayar. Yaşamımız boyunca farklı insanlara âşık olabilmemizi de bu şekilde açıklıyorum. Bu süreç birden çok insan arasında bu şekilde işlemekte ve insanların birbirlerine yakınlaşmasını sağlamaktadır. Bu yakınlaşmalar insanı sosyal bir varlık yapmıştır.

Genel anlamda uzun süreli birliktelikler bu bütünleyici enerjileri muhafaza edebilmekle ancak mümkün olabilmektedir. Bu da iyi bir insan, iyi bir birey olmayı ve o saf enerjiyi hak edecek saflıkta bir ruha sahip olmayı gerektirmektedir.

Özetle dünyayı döndüren bu iki bireysel enerjinin birbirleri arasındaki sürekli olarak çekim kuvvetidir. Bu çekimler vasıtası ile insanlar birbirlerine yaklaşmakta, diyaloglar kurmakta ve sosyal bir ortam oluşturmaktadır. Ruh eşi diye aradığımız şey aslında enerji eşimizdir.


Rıdvan DAĞLUM


“Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş… 

Ne aradığımızı bilmeden aramak… 

Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükûnet içindeyim… 

Dünyada bundan büyük bir saadet olur mu?”

İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
O beni birdenbire sessiz karanlık dünyamdan ayırmış,ışığa ve sahiden yaşamaya götürmüştü. Bir ruhum bulunduğunu ancak o zaman fark etmiştim.

Sabahattin Ali
"Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?"


Sabahattin ALİ - İçimizdeki Şeytan

4 Nisan 2015 Cumartesi

“Sana kızgın değilim… Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum… Sonra seni seviyorum.. Neden sevdiğim bilmeden seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim…” 

Sabahattin ALİ  - İçimizdeki Şeytan

7 Mart 2015 Cumartesi

“Her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek, azapların en korkunçları arasındadır. Bir kapının önünde, bir hücrede neden olduğunu bilmeden beklemek. Kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek.”

Sabahattin ALİ

13 Şubat 2015 Cuma

Seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi
Çünkü sen buğulu bir camın ardından
izlediğim hayatın yarısısın
Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir şarkının adısın.

Yılmaz Odabaşı

11 Şubat 2015 Çarşamba

Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum.
Biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni…

Özdemir Asaf
Şimdi altı çizilmiş kitaplardan
Çalınmış öğütler sunamam sana
Sen benim kör düğümüm
Gizlimde saklım benim
Akıl infial hali,
Hislerimi hiç sorma
Belki yar diye seni bağrıma
basamam ama;
Yüreğine su serper de içini soğutursa
Emin ol ki,
Kimi sevsem sensin
Bugünden sonra!…
"Dünya soğur, akşam serinlerken…
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok."

Birhan Keskin

10 Şubat 2015 Salı

"Yazmadığınıza bakılırsa iyi olmalısınız
Bizler çoğunlukla iyi olduğumuz zaman susarız."

Franz Kafka - Milena’ya Mektuplar
Kuşlar seni bilseydi
Kış geldiğinde göçüp gitmezlerdi..
Gülüşünün sıcaklığında geçirirlerdi tüm kışı..

Yavuz Yünt
Ulaşınca herkes sever seni,
Ben ulaşamayınca da sevdim..
Yıldız tozu gibiyken sen,
Ya da kaf dağı çiçeği.
Olsun dedim ne yapayım
Yatıp en erken uykulara
Rüyalarımda göreyim diye
Karıştırıp varlığını yokluğuna..
Yokken de varmışsın gibi sevdim..
Günün aydın, akşamın iyi olsun” diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; “Çaya kaç şeker alırsın?”
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra..
En çok ellerini sevmeli bir kadının.
Örgü örünce, bin ilmeğe sığdırır aşkı;
Çay demleyince bir demliğe,
El sallayınca bir ömre…
“İnsanlar içinde bir sana inandım.
Bir seni sevdim kendimden başka.
Uykularımın bölündüğü saatlerde, 

Sendin düşündüğüm soluk soluk.”

Ümit Yaşar Oğuzcan
Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum.
Sadece müteessirdim.
‘Bunun böyle olmaması lazımdı’ diyordum.
Demek ki beni bir türlü sevemiyordu.
Hakkı vardı.


 Sabahattin ALİ - Kürk Mantolu Madonna
İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm Milena. Unutamayacağım bir doğa olayıydı bu.

Franz Kafka / Milena’ya Mektuplar
Seni yolda görsem bir şey yapmam öylece kalırım. Çünkü gülümseyemeyecek kadar çok kırgınım sana, belki de gözlerimi sana değdiremeyecek kadar çok kırgın.

21 Ocak 2015 Çarşamba

“Gidiyor.
Bu kez sahiden gidiyor.
Hayatından tamamıyla çıkar gibi gidiyor.
İnsan bilir bunu.
İçinin bir yeri bilir…”

Murathan Mungan - Aşkın Cep Defteri