18 Şubat 2014 Salı

Kimsenin öldüğü yok, yaşadığı da..
Herkes biraz var o kadar..

Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.


Edip Cansever

17 Şubat 2014 Pazartesi

Ben güzel şeyler duymak istiyorum demedim ki.
Sesini duymak istiyorum, o kadar.

Tomris Uyar

14 Şubat 2014 Cuma

Yalnızlık Üzerine

Yalnızlık su gibidir içindeki boşluğun şeklini alır ve yeryüzündeki hiçbir şey içindeki boşluğu yalnızlığın kadar dolduramaz. Doğumundan ölümüne kadar hep senin yanındadır. Seni sorgulamaz, yargılamaz, kandırmaz yani kısaca her halinle senin yanındadır. O kadar azimlidir ki hayatına girenlerden, doldurduğu boşluğu paylaşmak zorunda kaldığı kişilerden kıskanmaz seni. O sadece orada seni bekler büyük bir sabırla. Sen sevdiğine sen dersin, sana dersin, canım dersin, sevgilim diye hitap edersin ve hayatına bu sıfatlara nail olan bir çok insan girer ve çıkar gider. Oysa yalnızlık bir tanedir. Ona yalnızlığım dersin ve o hep oradadır, aynıdır, kimseyle paylaşmaz ona verdiğin sıfatı. O hep bahsettiğin öbür yarındır. Gündelik hayatta rutinin dışında tek başına yaptığın şeylerdir yalnızlık. Yani senin kanayan yarın, birisi olsa da kendimi ifade edebilsem dediğin ve kendini kendi kendine ifade etmek zorunda kaldığında içinde oluşan bir duygudur yalnızlık. Önceleri bir isim, sonraları bir duygu ve zamanla bir alışkanlıktır yalnızlık. Biraz şizofrenikliktir. Çünkü ortadaki tek özne sensindir. Ve aslında alıştığın kendindir. Belki de kendi kendine alışmaktan korktuğun içindir bu arayış. Kendin gibi olmayan ve senden birazcık bir farklılığını gördüğün birine kendini kaptırmaktır aşk dediğin. Ve hayat yalnızlık ile aşk arasında verdiğin mücadeledir. Aşka doğru gidersen yalnızlıktan verirsin, yalnızlığa doğru gidersen aşkı yitirirsin ama bazen öyle bir şey olur ki bu iki kavram iç içe geçer. Yalnızlığa gittikçe aşık olursun, aşka gittikçe yalnızlaşırsın.. Platonik bir hal içinde kendini yaşarsın.. Ve geçip giden zaman olur. Sense olgunlaşırsın..


Rıdvan DAĞLUM

13 Şubat 2014 Perşembe




Sen ki, saçından tırnağına kadar
Bir hürriyete bedelsin,
Bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce
Yaşadığın için güzelsin..


Turgut Uyar
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır..
Yalansızdır.
Küsmek; ‘seni seviyorum’ dur…
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini söyle demektir… hadi anla demektir…
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır…

Yani, diyeceğim o ki:
ben sana küstüm!


Nazım Hikmet Ran
Her şeyi düşünmeden konuşabilirim;
ama seni hep düşünerek susuyorum…

İlhan Berk
Çay bardağında bırakılan dudak payı.
kadar bile, uzak kalamam gözlerine…

Sunay AKIN
Tamam mesafeler aşka engel değil ama,
Ben burada ağlasam senin yanakların ıslanır mı orada ?

Cemal Süreya
Sularım toprağa sızıyor bak! 
Yüzümü geceler örtüyor.
Binlerce taş;
Saklanıyor içimde.
Kim kimin derinliğini görebilir; Hem, hangi gözle? …


Şükrü Erbaş
Merak ediyorum seni Milena.
Kalem tuttuğun elini, saçlarını ve ruhunun sürekli ağladığını yansıtan gözlerini…
Soğuk bir ürperti geliyor Milena,
Üşüyorum senin adını her andığımda…


Franz Kafka
İçimde birçok anlar bitmek tükenmek bilmez bir yıkıntı, bir huzursuzluk var. Bulamadığım, bulamayacağım bir şeyi daima arıyor gibiyim. Nedir beni mesut edecek, ne gibi bir şeydir, onu da bilmiyorum.

Leyla Erbil
Bir ihtimalken bile ne kadar güzelsin..

Turgut Uyar
Herkesin; bir umudu vardır
Bir savaşı, kaybedişi, acısı, yalnızlığı ve çokça hüznü!
Çünkü, herkesin bir gideni vardır. İçinde bir türlü uğurlayamadığı..


Turgut Uyar
Seni kendimden tanıdım çocuk;
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü…
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından..


Şükrü Erbaş
..
ve sevda darağacında,
elimi çeksem senden olacağım, çekmesem kendimden…


Cemal Süreya

ÇOCUKSUN SEN I - II

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen 
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu 
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen 
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim 
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor 
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun 
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman 
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum 
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup 
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için 
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar 
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa 
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun 
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların 
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar 
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit 
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman 
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık 
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık 
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada 
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak 
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin 
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen 

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun 
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada 
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm 
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle 
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar 
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm 
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir 
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna 
Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için 
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak 
(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu 
 Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)

Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor 
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri 
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda 
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum 
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım 
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte

Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer 
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle 
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum 
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken 
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde 
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su 
Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç 

Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı 
(Soluğunun elma kokması bundandı belki) 
Bir elma kokusuna tutundum düşerken 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

Çocuksun sen, çocuğumsun 
Hiçbir şey elimde değil.
Sevmek istiyorum, sevemiyorum.
Çarpıyor birbirine kalbimin kapıları.
Gülmek istiyorum, gülemiyorum.
Öne geçiyor acılarımın çizgileri.
Vermek istiyorum, veremiyorum.
Geri çekiyor beni tenimin güçlü dokusu.
Konuşmak istiyorum, konuşamıyorum.
Kapanıyor büsbütün dudaklarım.


Edip Cansever
Bir dönem gelir, yaptığımız her şeyin sonunda bir anı olacağı gerçeğini düşünmek zorunda kalırız. Bu, olgunluktur. Olgunluğa erişmek için, insanın bir takım anıları olması gerekir.

Yaşama Uğraşı - Cesare Pavese
Ve nelere baskın gelmedi ki, 
Seni düşünmenin tadı.

Ahmed ARİF
Çünkü ne kadar mutlu ettiysek,
o kadar yalnız kaldık.

Cemal Süreya
'Neden durgunsun' sorusuna cevap aramaktan ve bunu sormasınlar diye sürekli gülümsemekten yoruldum. 

Cemal Süreya
Bir tanem!
Son mektubunda:
“Başım sızlıyor
yüreğim sersem!”
diyorsun.

“Seni asarlarsa
seni kaybedersem;”
diyorsun;
“yaşayamam!”

Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.


Nazım Hikmet
Belki de biraz geç rastladım sana. Ama her sey geç gelmiyor mu yurdumuza… Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa?

Cemal Süreya
Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor.

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş …

Sabahattin Ali
Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya… Eylül’dü.


Cemal Süreya
Onun yanında, böyle saatlerce hiç konuşmaksızın, göz göze bile gelmeksizin oturmaktan canım sıkılmazdı. Aynı masada, ayrı şeyler düşünür, bu arada sonsuz çay içerdik. Bizi bir arada tutan şeyin ne olduğunu bugün de çözümlemiş değilim.

Cemal Süreya
… okumayı bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz, bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demektir. Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil. İşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır…

Jiddu Krishnamurti
Ayrılık ne biliyor musun? 
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.

İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!


Şükrü Erbaş
Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.


Ahmed Arif

10 Şubat 2014 Pazartesi

Gülümsüyordum. 
O gülümsediği için. 
Gülümseyerek konuştuğu için. 
Sakinleşiyordum. 
O sakin olduğu için. 
Artık korkmuyordum. 
O bana ‘korkma’ dediği için. 
‘Üşüme!’ diyen bir annenin sözünü dinler gibi. 
Olur, üşümem, diyordum. 
Gerekirse donarak ölürüm ama üşümem.

Hakan Günday, Ziyan
İnsanların ayrıntılara boğulmadığı günlerden kalma güzel bir cümle vardır; ‘Göz gördü, gönül sevdi.’

Muhsin Ünlü

Bu Blog Gibi..


9 Şubat 2014 Pazar

Benim en güzel düşlerim
İçimde kaldı.
Biryerlerim eksiliyor günlerdir
Biryerlerim eriyor
Günlerdir başımda bir esrik bulut ,
Ben süt mavilerde umarken günü,
Aykırı sularda akşam oluyor…


Şükrü Erbaş
Büyük adamın iki kalbi vardır; biri acı çeker, diğeri ümit eder.

Halil Cibran
Halimi anlatacak sözler yazamam artık
Bu kavruk mektuba rüzgârdan yan yatmış otlar koydum,
gerisini sen anla


Birhan Keskin
Seni bir yabancı gibi karşıma alıp 
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?


Birhan Keskin

Belki de biraz geç rastladım sana. 
Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza… 
Eksikliğe mi alışmışız, 
mutsuzluğa mı yoksa?

Cemal Süreya
Onu bir daha hiç görmemek ihtimali en feci ve maalesef en akla yakın olanı.

Sabahattin Ali
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş …

Sabahattin Ali
Birini adam gibi sevmek; aldanmayı, ağlamayı hatta yalnız kalmayı göze almak demektir.

Murathan Mungan
Şuramızda bir şey var acıya benzer, umuda benzer. 
Böyle günlerde her şey hem acıya hem umuda benzer.

Arkadaş Zekai Özger
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.


Birhan Keskin
Gizemli bir suskunluğun 
Dargın diliyim.
Kan gülleri büyütürüm
Sabır saksılarında..


Şükrü Erbaş

8 Şubat 2014 Cumartesi





  • Niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz?
  • Evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesince, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm…
  • Bir insanın diğer bir insanı , hemen hemen hiçbir şey yapmadan , bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?
  • İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.
  • Ve bir gün her şey bitti… O kadar basit , o kadar katı bir şekilde bitti ki, ilk anda işin azametini anlamak benim için mümkün olmadı… Yalnız biraz şaşırdım , bir hayli üzüldüm ; fakat bu hadisenin hayatım üzerinde bu kadar büyük, bu kadar değişmez bir tesiri olacağını asla düşünmedim.
  • Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
  • Yaşadığım müddetçe türlü türlü yerler gezecek, dilini bildiğim ve bilmediğim insanlarla tanışacak ve her yerde, herkeste onu arayacaktım. Onu bulamayacağımı daha şimdiden biliyordum; fakat aramamak elimde olmayacaktı. Beni, bütün ömrümce bir meçhulü, mevcut olmayan bir şeyi aramaya mahkum ediyordu.
  • Bütün bunlara rağmen kafamda, onun hatırasını kirletecek bir şey yoktu.
  • Benim beklediğim aşk başka! O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilemez bir istemek!
  • Bu karanlık ve sıkıntılı manzara ne kadar güzeldi! İçime çektiğim bu ıslak hava ne kadar tazeydi! Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak… Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak…
  • "Şimdi ben gidiyorum fakat ne zaman çağırırsan gelirim…" dedi. Evvela ne demek istediğini anlamadım… O da bi an durdu ve ilave etti: - Nereye çağırırsan gelirim!
  • Ne olur? Anlaşamayacağımızı anlarsak veda eder ayrılırız. Bu o kadar mühim bir felaket mi? Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar.
  • Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir ki, ne kendimiz bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.
  • Kendimi bildim bileli bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.
  • Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum.
  • Kaybedilen en kiymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, ‘bu böyle olmayabilirdi!’ düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna
Yalnızlığa öyle alışmıştım ki bir başkasının ilgisini ancak bir tehdit olarak algılayabiliyordum. Yabani bir hayvanın insan karşısında tedirginliğine benzeyen bir duyguydu bu.

Aslı Erdoğan - Kabuk Adam
Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor.

Sabahattin Ali
‘Kimse benim kadar sevmedi’ diye bağırıyordu adam. Gözlerin geldi aklıma gülümsedim, geçtim..

Murathan Mungan
Hepimizin zayıf anları olur ve ağlama yeteneğimizin olması bizim için şanstır, gözyaşları bizi çoğu kez huzura kavuşturur, ağlayamadığımız bazı durumlarda ölecek gibi oluruz.

Josê Saramago - Körlük
Sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır” bir şeye “kapılmak” değil. 

Erich Fromm - Sevme Sanatı
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın…Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gel-git ile çalkalanan bir deniz olsun sevgi…Birbirinizin kadehini onunla doldurun, ama aynı kadehle eğilip içmeyin…Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın…Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte ama ikinizin de birer yalnız olduğunu unutmayın…
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır…Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama, biri ötekinin saklayıcısı olmasın…Çünkü ancak hayatın elidir yüreklerinizi saklayacak olan…
Hep yan yana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın;Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da birbirinden ayrıdır…Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez…


Halil Cibran





Onur Akın - Ne Kalır


Onur Akın - Yitik Sevda


Deniz sakine, dağlar çiçeğe
İçten vermeye
Geçeceğiz geçeceğiz
Koca kışın ayazından vay
Vakitsiz bir sonbahara yakalandık vay
Yüz düşünde çok özledik
Yaza varmayı

Hiç konuşmayalım istersen,
susmak bir dil
bir hatırlamak olsun,
yitirdiğimiz ne varsa..
hatırlamak deyince;
içimden bir rüzgar
ışıkları söndürülmüş kasabalar geçiyor..
komşu bahçeden hoyratça kopardığım güller
kendimi pekos bill yerine koyduğum
günler düşüyor içime
kendime sığmıyorum..

Ahmet Telli
Git diyorsun da olmuyor işte git demekle, her şeye rağmen gidemiyor insan. Ben de sana sev diyorum mesela sen sevebiliyor musun…

Cemal Süreya
Mağlup mu desem mahcup mu
Ama ikisi de değil
Ben garip sen güzel
Dünya umutlu
Öyle bir tuhafım bu akşamüstü

Ahmet Arif
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde…
Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı,
Dolaşırken birçok siyah gölge odamı,
Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım;
Yine seni düşünmekle geçer zamanım…
Bu kimsesiz… Bu mahzun kış gecelerinde…

Sabahattin Ali
Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek. Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek.

Cesare Pavese
Gece hüznün doğuşudur azizim,
Efkar’sız geçilmez içinden…
Neyi en çok özlersen, bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden.
Ama özlemekten daha derin bir konu var,

”Karşılıklı çay içmek…”



Şunu da bir iyi belle; benim için çok mühim olan, sana aşık olmak veya aşık olmadığımı bağırıp yırtınmak değildir. Aslolan; seni kırmamak, üzmemek, kaybetmemektir. Anladın mı canım?

Ahmet Arif
İnsansız kaldığımızda ruhumuzun yırtılacağını biliyoruz. “Yalnız kalmak istiyorum” demek için bile bir insana ihtiyacımız var. Bu yüzden ortak mekânlar oluşturup yan yana geliyoruz. Şakalar yapıyor, sırlarımızı anlatıyoruz birbirimize. Ama birden bir kurt düşüyor içimize. 

“Bir şey eksik” diyoruz. “Bir şey eksik ama ne?